5 Eylül 2021 Pazar

Kaf Dağını Aşarken İlhami' yle Karşılaştık

Seninle anlaşmıştık, geldiğini söylemediğin için gittiğinde anlaşmıştık. Önemli olanın elini bırakmadık mı ikimizde. Şimdi ellerinde dökülmüş değil koparılmış yapraklarla karşılıyorsun beni. Ellerim artık dolu İlhami. Biri kalbimin üzerinde kendimi seçtim, diğerini ardından salladığım o günde hatırama yerleştirdim. Evet trenle gitmemiştin küçük bir detay, ancak ben senin için trene bakanların hoş anılmadığı memleketimde, her tren görünce elim havada saatlerce gözlerimi dikip bekledim. Olurda dönersin yahut yeniden gelirsin diye. O kadar karşılaşacak sokak köşesi varken, seni aramışken sokak lambası aydınlığında karartı diye nasıl çıkabiliyorsun burada karşıma. An arsızı gibi ansızın beliriyorsun İlhami. Kırgın anlatmalarım yine de hak veriyor sana ve susuşuna. Dağsa aşılan nefes nefese sessizlik belirir. Sessizlik ile suskunluğun farkına vardın mı İlhami? 

Sorarsan ben iyiyim, senden beklediğim ıslıklı şiirleri kendim yazdım. Yaşamak için de buralara kadar geldim ya da getirildim emin değilim. Kısacası hala yazıyorum tamamlayamadım dizeleri. Yazdıkça yaşamak ve yaşadıkça yazmak arasında hep körebe oynardım hatırlarsın. Hatırlar gibi yapsan da yeter. Çünkü mısraların devam etmesi gerekiyor İlhami, şiirin devam etmesi. Senin, benim ve tüm dünya halinin yarım kalmışlığına iki satır da ben ekleyemem. Bunun vebaline giremem. Madem karşılaştık ve girdiğimiz veballer tanıdı birbirini bizde, o yüzden şimdi bir kadın sana ezberinden şiir okuyacak. Dinliyormuş gibi yapsan da yeter İlhami.

Yaşam var deyip yarışanların üzerine doğuyor güneş, 
Her yaşananı ömürden saymayanların üzerine sinerken gece, 
Yasın yankısı ürpertir ruhunu duyanları, 
Uykuya dalamayanların çınlayan kulakları,
İlahi zamanın bekletmesiyken kıyametini yaşatan insana 
En büyük yası tutana yetmedi, duy daha üflemedi Sûr' a 
Bu oluşun o bitişi öyle ömür kadar kolay olmayacak
İşte bu yüzden emekledikten sonra kalk ayağa
Kıyamet kıyamda karşılanmalı ve bir takım kelime oyunlarıyla 
Son Nefes Sahibi şahit olur işte o zaman 
Babalar oğullarını değil oğullar babalarını adak eder Tanrı' ya 
Kızlar annelerinin kaderinden muzdarip değil müsterih olur 
Elini tuttuğunla barışır ruhun 
Gün kaçtığından değil kavuştuğunla anılır 
İnsanın bu dünyası yası kadar mı, yası için mı var kim bilebilir 
Bilen bildiğini sorulmadan derse çok bilmiş denilir

Bundan sonrası gelmiyor İlhami. Bir gelmeyen olarak bu konuda demek istediklerin neler merak ediyorum. Bana neden gelmediğini anlatma ama. Ondan vazgeçtim, sana bilirkişi olduğundan soruyorum, öğrenebilmek için. 

Yankı sadece boşlukta olmaz, ses hep vardır boşlukta
Yasın yankısı için gayretli bir seda gerekir ve bir karşılaşma


Şiir bitti İlhami. Senin, benim ve tüm dünya halinin yarım kalmışlığına nazaran şiir kafiyesizce bitti.

29 Haziran 2021 Salı

Kelebeğin Ömrü Yedi Gün

İnan bana, neyse inanma, ben bana olanlara inanamıyorum daha
Sev beni, neyse sevme, ben bana olanlarla öğreneceğim sevgiyi daha
Yaşa ya da yaşama öyle, yaşamak mı denir buna
Hisset, olacağından olur bin asırda bir, o bu çağdı işte

Say yerinde. Sonra en başa dön tekrar, 
  ilk dediğini, birinci sıradan mı başlatıyorsun
Sil baştan bak bakalım, 
  geleceği izlediğinde, izlerini unutuyor musun?
Vazgeçme, vazgeçtim vazgeç, her şeyde bir neyse, 
  sende bende herkes gibi bize neyse 
Git, giderken gel. Geldiğinde gitmiş ol. 
Çığlık at, kahkaha at birde, ne biçim yankı var 
  damla damla akıyor bu da ne 

Öyle yapmayalım böyle olsun, 
Kelebeği uçtu sayalım, kuşa da artık özgür olduğunu anlatmayalım 
O ki, göğsü kafesi bellemişse iradesiyle, 
Kilidiyle anahtarıyla savunmuşsa bir kere, 
Denk gelir çağlar kurumuş dere 
İrade de kendince özgür, kime ne! 

Yine de yok. Yeniden olamayacak coğrafyalarda,
İyi de var olsun ruh, inananlarla 
Sessiz sedasız olsada vaktin şafağı, 
Müzik devam eder anılarda, dans devam eder akıllarda, 
Rüyalar mesaiye göre hala, 

Gerçekse, kendi şiiri olan bir kadın şair olabilir 
Artık şiiri olan bir adamın kadını olamaz gerçekte. 
Bir başka kelebek muhakkak doğar güneşle,
Yeter ki yetsin, yetirsin. 
Ömründe, sevgi ona yetişsin. 

6 Haziran 2021 Pazar

Anlamak Cennet Vaadi Anlıyorum Cehennemin Dibi

Üç derin nefes alacaksın şimdi, her birinde üçer saniye beklemeyi unutma. Üç derin nefes vereceksin sadece. Aldığın kadarını geri vereceksin, ötesine yeltenme. Ne oldu başın dönüyor değil mi? Döner tabi dengeni bulamadın. Ya aldığın kadarından fazlasını verdin ya da verebileceğinden fazlasını aldın. 

Şu ne kadar yıkanırsa yıkansın asla kokusu değişmeyen, işe yaramanın soldurduğu sofra bezi nerede acaba? Hani annenin mayaladığı yoğurdu sardığı, üstünde mevsimine uygun her şeyin ayıklandığı. En azından yılda bir geleneğe uyulsun diye sahurda hazırlanan yer sofrasının altına serilen. Bilirsin işte çocukluğundan olanı. Şimdi önce onu ser, sonra dök eteğindekileri daha da dengeni bozmadan. Eteğindekiler, mevsimin ilk can eriğiymiş gibi heyecanla dök, ayırmadan. Ağacın en tepesine korkusuzca çıktığın için en güzelleri bunlar diyerek iştahını kabarttıklarınla nasıl gurur duyuyorsan, ağaca çıkmaktan korktuğunda taşlayarak düşürdüğün ezilmiş, içleri topraklı olanlarla da gurur duy. Korktuğun için içine düşen çareden geliyor çaban unutma. İşte bu yüzden ne kendini taşlamaktan ne de ağaca çıkmaya başlamadan yorulma. 

Büyümek için uyumaya ihtiyacın olduğu zamanlarda uykunun bir nevi ölüm hali olduğu vaazını duymuştun cami hoparlöründen, inatla rüyalar seni beklerken gece yarıları, inat o sıralar senden büyükken, kaç kere düştün yüksekten. Kaç kere bir nevi ölüm halinde senden önce sevdiklerinin öldüğünü gördün. Yine de uyandın işte her rüyadan. Yine de ispatlayamadın, onca yüksekten dizlerinin üstüne düştüğün için bacaklarının bu kadar ağrıdığını. Düşüyordum dedin, ölüyordunuz dedin, ağrıyor bak dedin büyüyorsun dediler. Büyüyorsun rüyasından, bu kez de büyüdün alarmıyla sıçrayarak uyandın. Rüyalar orada, uyanmalar da. Uykunu aldıysan, kendiliğinden uyanmanın zamanı gelmedi mi? 

Niyet et en derin inancınla. Neydi dua ' Yattım sağıma döndüm soluma, melekler şahit dinime imanıma. Yattım Allah kaldır beni nurlar içinde uyandır beni' hatırladın değil mi? Yahu kaldı mı inancın emaresi diye sıyırma dibinden çocuk kalbini. Unutma, sen inançsın. İnanılmasan yaratılmazdın. Yine de bunu yüksek sesle söyleme, buldum, bildim, büyüdüm diye daha. Önce anla, anladığını yaşa. Gördüğün rüyaya bak daha kaç uyanış bekliyor seni tart. Sonra seslen sesin çıkarsa. Sadece isteyenin kendiliğinden uyanacağı bu rüyalardan isteyeni ara, ararken bulduğunda, zihni aksini ispatlarcasına korkularını suratına çarparsa, o korkuların ne kadarı sana ait bil, sana ait olmayanı almayacak kadar büyü. Herkesin çaresi kendi korkularından geliyor unutma, çarenin çabası uyanmaktan geçiyor hatırla. 

Sayılı nefes deniyor yaşama. Sayabildiklerin ancak hayatın oluyor. Derin nefesle başla önce, bekle ve nefesi ver sadece. Tek kural aldığın kadarını vereceksin, aldığının anlamına varmadan, verdiğinin manasını önce sen yerle yeksan edeceksin. Yaşam yedi kat aşağı yukarı. Hayatın hangisinde olsun istersin?

20 Nisan 2021 Salı

Hikmetimden Sual Olundu Yanıtlardan Memnun Değilim |-3-|

İdari iznimin son, kovulmamın ilk günü bugün. Teknik olarak böyle bir durum mümkün mü bilmiyorum ama umarım mümkün olur. Artık hatırlamam gereken anların tarihleri takvime yayılsın istemiyorum. Takvimde bir gün onların olsun ve kronolojik sırayla başlasın bitsin günle birlikte. Zaten an da değerli değilmiş Firdevs, akılda kalması için vurucu tanımlar gerekiyormuş sadece. Aynada bir an olsun göz göze geldiğim için değildi kaşlarımı tıraş etmem sonuçta, bu benim kendimle karşılaşmamın ilk vurucu tanımıydı o kadar. Her şeyi bir güne istifleyemediğim için, sil baştan unutmak istiyorum. Tabi bir anda aklımdan çıkıp gitmelerini değil, ruhumu yırta yırta yok olmalarını hiç değil. Onlara yaraşır bana yakışır bir şamata ve coşkuyla, parti dağınıklığını da onlara toplattıktan sonra bir elimle göğe bir elimle toprağa el sallayarak veda etmek istiyorum onlara. Bir tek istemeyi unutuyorum işte, geriye kalan unutulacak ne varsa hepsi artarak silmenin imkansız olduğu günlük angaryalara dönüşüyor. Anlayacağın şu sıralar daha da yoğunum Firdevs.

9 Mayıs' da ben çok hastaydım ancak Ayşen Teyze öldü. Azrail pek nevi şahsına münhasır bir melekmiş. Sana sağdan yaklaşıyor, kendi solunda kalanı alıp götürüyor sanki. Ondan tam üç ay bir gün sonra süs lahanasının toprağa karışan kurumuş kökünü bahçeye savurdum. Düşünebiliyor musun senin çiçeğin sen gidince kederinden solmadı. Ayşen Teyze ölünce bakımsızlıktan soldu. Yani sevmekte öznenin doğasının sınırı kadarmış, emek yaşatıyormuş ancak yaşamaya emek vermek de yetmiyormuş. Galiba insan yönsüz yaşamı kendine göre ortalarken, sağında kalanla solundan geleni anlayabilirse en büyük yaşam stratejisini kuruyormuş. Anlayacağın şu sıralar yine şah mat Firdevs. 

21 Aralık' da otuz yaşında adamın yanıtlara değil yanılmaya ihtiyacı varmış bunu anladım. Bunu bana senden kalan içemediğin rakının beyazı ojenle çeşitli renk adları uydurulmuş ojelerin anlattı aslında. Solaktın ve sağ eline daha nizami sürerdin ya ojeyi, çeşit çeşit şekilleri ve renk renk çiçekleri sadece sağ elinin parmaklarına yapardın bir onun hakkıymış gibi. Sorsalar en çok sağ elini görmeyi severdin, gözün en çok ona takılır, en çok onu arardı jest hareketlerin. Anlayacağın şu sıralar soluna düşen yanıtlarına değil sağına düşen yanılgılarına ihtiyacım var Firdevs.

20 Nisan' da hikmetimden sualimin olduğunu ve yanıtlardan memnun olmadığımı fark ediyorum. Ben nasıl unutmayı istemeyi unutuyorsam senin de epey şeyi unutmuş olduğunu görüyorum ardında. Bir gün can havliyle ilgili bir tanım yapmam gerekirse öğrencilerime Ayşen Teyze' nin son nefesini değil gidişini ve ardında bıraktıklarını anlatacağım. Dur bir dakika. An itibariyle idari iznimin son, kovulmamın ilk günü oldu bugün. Teknik olarak gün döndü ve öğrencilerim artık yok. Soluma düşen yanıtları bir bir kaybediyorum. Anlayacağın sağa takılan kol saati Firdevs, yeteri kadar vurucu bir tanım. 


İnsanın Laciverdi İnsana

Şanslıysan o kâğıdı önüne koyacaksın. Azmettiysen, kalemi kâğıda katacak, Yaşıyorsan, cümleler kuracaksın. Duyuyorsan, ağızdan çıkan sözün u...