16 Temmuz 2022 Cumartesi

Dörtyüzonyedi Gün Sonra

Rüyalarımı hatırlamayacak kadar kabusu yaşıyorken, sesimi duydum. Göğe bakıyor ve şairi anıyordum. Gökyüzünü, en kolayını ve en zorunu, aslında enlerin sonsuzunu ilk fark eden mi fark ettiğini en iyi belleden miydi şair? Bilemedim. Aynı şeyler farklı çarelerle, gözün gördüğü, aklın kestiği, dilin varmadığı, kalemin oynadığı kısacası onlarca kez yazılmıştı nasılsa. Göğe yükselmek de, gökten düşmekte. Dışarda ve dışında olanları anlamadı insan -hep olduğu gibi-, yine de oyunda kalmak için yaşadı- olması gerektiği gibi-. Bunlarda yazılanlar arasında yerini aldı. Okudum. Ben en çok beni tanımayan birinin kendine gel demesini aradım. En iyi gülüşümü göstermek için.

Dim, dum, düm. Dillendirmedim. Durdum. Düşündüm. Neyse beni, galibanın kafiyesini de ben buldum.

Dedim, galiba anlamı yaşamak gerek,
Ve anlamlı yaşamakla aynı şey demek değil  
bu dediğim galiba,
Ama aynıdır devam etmekle, yaşamak
Ayan olsun, yaşam devam etmektir.

Galiba senin içinde,
Herhanginin görmek istediği, biçimdeki netlik.
Galiba bundandır gördüğü her yansımada insanın kendine bakması önce,
Ve beklemediği bir anda yansımasını görenin tedirgin olması
Beyan olsun, yaşam devam etmektedir.

En büyük galiba ölüm,
Galiba senin içinde,
En büyük sen
Ölüm içinde
Galiba bu bir çıkarım
Mantık ya gir oyuna 
Ya da çık dışarı
Kafiyenin sonu neyse.

Yaşamı galibalardan sıyırmayı marifet sanıp,
Netliğin telaşına tutulmuşlara selam,
Peki ya 'ölmeden önce ölünüz' buyruğu... 
Neyse.

Öyle uluorta neyse demek ayıp derler 
bana kendine gel diyemeyenler, 
Galiba adabı muaşerettenler.
Neyse.

Neyseden sonra ne denebilir? 
Neyse, naptın başka 
Neyse, nasılsın daha
Neyse, boşver abartma
Galiba, Neyse ne!

Neyseden önce dediğim her sözcüğün ahını, hakkımda saklı tutuyorum galiba. Sonuna neyse getirdiğim her şey söylenmesede olurdu biliyorum. Galiba, sonrasında beni kurtaramıyor. Üstat geliyor aklıma, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Evet, aklıma hep fuzuli şeyler gelir. 

Tıpkı başlığa hatta yazmaya karar vermem gibi. Bana bir harf öğretenin de yüzüne bakacak halim yok. Ne için diye sorsa ne diyebilirim ki. Kimse sadece kendi soluğunu duyacak kadar kendini seçmek zorunda kalmamalı, denebilir. Yeterli bir cevap. Galiba.

Şimdi dörtyüzonyedi gün sonra takvimde nerde yer ediyor bilmez halinle -ki bu başlık atıldığında sayılı gün sonrası için hevesin vardı-  hiçbir şeyin nasıl hiçbir şey olduğunu yazıyorsun. Hevesin günden daha hızlı geçiyor, buna sabırsızlık deniyor. Telaşa kapılıp ya kaçıyor, ya peşinden gidecek başka yollara sapıyor. Tamam şimdi anlaşılsın sapla saman. Tekrarlanmasın, unutulmasın.

Dörtyüzonyedi gün sonra dilinde bir çok galiba ve neyse olacak. Olsun da dilerim aslında. Yaşamak böyle bir şey.  Tek umudum dengine uygun kafiyeler bulman. Olurda bulamazsan, evvela neyse de ve cümleni galibayla bitirme.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İnsanın Laciverdi İnsana

Şanslıysan o kâğıdı önüne koyacaksın. Azmettiysen, kalemi kâğıda katacak, Yaşıyorsan, cümleler kuracaksın. Duyuyorsan, ağızdan çıkan sözün u...