24 Ekim 2022 Pazartesi

İlahi İle Benim Aramda: İlahi Sende İlhami

Günü saatlere bölmüştüm. Uyandım, çalıştım, öğündüm. Sonra, yıllara kızgınlığım, anlara ahım, mekanlara mesken tüm ruh hallerimin ötesinde seni gördüm. Aramazken. Kaderin tüm karşılaşmaları bir arayış ve buluş üzerine kurduğu dünya halinde. Her haliyle sıradan denilebilecek bir günde. 

Madem bulmak bu kadar kolaydı. Neden şimdi demek, hakikatin hikmetine sualden sayılır mı?

Düzlüğe çıktığımda dağı gösteriyor, saklandığın köşelerde değil burnumun ucunda buluyorum seni. Sızlıyor. Bu sızlama nasıl anlatılır, sızlatmadan. Ben o cümleleri artık nasıl kurarım bunu arıyorum. Senin ardından tez gel diye çok yağmur yağdı ve sırılsıklamken kendime gelmek için harcadım bütün kelimelerimi.

Başım çok ağrıdı Tanrı da arabesk ruh hallerinden beni korumadı.

Şimdi susabilirim diyordum kendime. Sen sedasızlığı seçtiğin için ben sessiz kaldım, sensiz değil. Sen hiç terk etmedin beni. Diyebilirim. Dedim. Abartılı giriş. Gelişmeyi abartmamak gerekli. Sonucu nasıl yapmalı. Sonu olmalı pek tabi. Ya olmuyor, olamıyorsa. İşte en büyük komedi! Ancak ben ya yazarı ya da yaşayanı değilsem bu komedinin. Peki bu kaleme alınanlar, trajikomik bir şey anlatıyor olmalıyım o halde şimdi. Merak ediyorum, ilk drama mı, travma mı yaşandı? Aramızda değil. Biz senle evvela dravmada buluştuk!? Ah dravma, her şeyin açıklanabildiği, bir o kadarda hiçbir şeyin ikna edemediği ruh hali. Bildin mi? Bildiysen neden bildiğini demedin? Oysa bunu bilmeliydin!

Ben ikna olmak için epey konuştum kendi kendime, sukut gibi münveziydim müstesna köşelerimde. Artık biliyorsun.

Sana soramadığım her şeyi kendime sormak zorunda kalınca bilir kişi ben oldum. Ben bilirim seni. Seni kendimde daha da bildim. Bildiğimi sorulmadan dediğim için çok bilmiş denildim. Galiba, daha öğrenmen gereken şeyler var senin. Bunca ayrılığın sebebi belli artık. Şairden af dileyerek ayrılık bize dahil dedim ve ekliyorum kavuşmak şüphesiz devrimden sayılır. Niyet ettim. Kendimi devirmek için. Devinimin iç dinamiklerine girmeyeceğim pek tabi İlhami. Sadece sandım. Ben yıkılırsam taptığım hiçbir put ayakta kalamaz, susarsam kimsenin sükutu beni sarsamaz. Sanıyorum ki zafer benim. Görmek bulmak değilmiş mesela, gördüm. Soruların muhattabı belliymiş, muhattapsız bırakılan her cevap keşke hiç verilmeseymiş. Keşke, keşke denecek kadar insan kaderine yüklenmeseymiş.

Hakkıymış hakikat, hikmetine suali olmayanların İlhami. Gören gözlerin görmek istemeye ihtiyacı yokmuş.

Dravmatik bir seslenişle döktüm satırlara en çok inandığım şeyi, vesilem pek güzel. Yaratılmışlığımın gayreti yaratılmışlığına inanmak istiyor. Sadece denk gelince yahut veda edince güzel temenniler havada uçuşuyor yeryüzünde. Seni güzel anmak için denk gelmeyi de veda etmeyi de beklemiyorum artık. Canın cennete İlhami. Hikmetinden sual olunmaz elbette ancak şu sıralar canı cehenneme diye andığım insanlara karşı kendime mahcubum. Ya Tanrı ısrarcı bir dua olarak kabul ederse bu deyişi? Helalinden bir helallik faslıyla dahi karşılaşmak zorundalığına sokuyor insan kendini. Sence de böyle bir şey olabilir mi?

Öyleli böyleli cümlelerimin sonu, İlhami. Denk gelirsek eğer yine aklında soruların kadar cebinde cevapların olsun isterim. Ruhunun eşsiz parçalarla raks ettiğini keşfetmiş olmanı, derdin ve tasanın sahiplenilmek istenen öksüzlüğünü bilmiş merhametinle kendine ait olanla barışmış olmanı isterim. Yeniden doğduğunda tekrar karşılaşalım. Böylece kavuşmanın bu dünya için büyüklenmek demek olduğundan başlarız konuşmaya. 

O zaman ne zaman bunu zamanın sahibi bilir. Çığlık gibi hür olacağımızın zamanı bizim için bir. Ben tarih atıyorum buraya. Çığlık gibi hürüm şimdi.

16 Temmuz 2022 Cumartesi

Dörtyüzonyedi Gün Sonra

Rüyalarımı hatırlamayacak kadar kabusu yaşıyorken, sesimi duydum. Göğe bakıyor ve şairi anıyordum. Gökyüzünü, en kolayını ve en zorunu, aslında enlerin sonsuzunu ilk fark eden mi fark ettiğini en iyi belleden miydi şair? Bilemedim. Aynı şeyler farklı çarelerle, gözün gördüğü, aklın kestiği, dilin varmadığı, kalemin oynadığı kısacası onlarca kez yazılmıştı nasılsa. Göğe yükselmek de, gökten düşmekte. Dışarda ve dışında olanları anlamadı insan -hep olduğu gibi-, yine de oyunda kalmak için yaşadı- olması gerektiği gibi-. Bunlarda yazılanlar arasında yerini aldı. Okudum. Ben en çok beni tanımayan birinin kendine gel demesini aradım. En iyi gülüşümü göstermek için.

Dim, dum, düm. Dillendirmedim. Durdum. Düşündüm. Neyse beni, galibanın kafiyesini de ben buldum.

Dedim, galiba anlamı yaşamak gerek,
Ve anlamlı yaşamakla aynı şey demek değil  
bu dediğim galiba,
Ama aynıdır devam etmekle, yaşamak
Ayan olsun, yaşam devam etmektir.

Galiba senin içinde,
Herhanginin görmek istediği, biçimdeki netlik.
Galiba bundandır gördüğü her yansımada insanın kendine bakması önce,
Ve beklemediği bir anda yansımasını görenin tedirgin olması
Beyan olsun, yaşam devam etmektedir.

En büyük galiba ölüm,
Galiba senin içinde,
En büyük sen
Ölüm içinde
Galiba bu bir çıkarım
Mantık ya gir oyuna 
Ya da çık dışarı
Kafiyenin sonu neyse.

Yaşamı galibalardan sıyırmayı marifet sanıp,
Netliğin telaşına tutulmuşlara selam,
Peki ya 'ölmeden önce ölünüz' buyruğu... 
Neyse.

Öyle uluorta neyse demek ayıp derler 
bana kendine gel diyemeyenler, 
Galiba adabı muaşerettenler.
Neyse.

Neyseden sonra ne denebilir? 
Neyse, naptın başka 
Neyse, nasılsın daha
Neyse, boşver abartma
Galiba, Neyse ne!

Neyseden önce dediğim her sözcüğün ahını, hakkımda saklı tutuyorum galiba. Sonuna neyse getirdiğim her şey söylenmesede olurdu biliyorum. Galiba, sonrasında beni kurtaramıyor. Üstat geliyor aklıma, söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Evet, aklıma hep fuzuli şeyler gelir. 

Tıpkı başlığa hatta yazmaya karar vermem gibi. Bana bir harf öğretenin de yüzüne bakacak halim yok. Ne için diye sorsa ne diyebilirim ki. Kimse sadece kendi soluğunu duyacak kadar kendini seçmek zorunda kalmamalı, denebilir. Yeterli bir cevap. Galiba.

Şimdi dörtyüzonyedi gün sonra takvimde nerde yer ediyor bilmez halinle -ki bu başlık atıldığında sayılı gün sonrası için hevesin vardı-  hiçbir şeyin nasıl hiçbir şey olduğunu yazıyorsun. Hevesin günden daha hızlı geçiyor, buna sabırsızlık deniyor. Telaşa kapılıp ya kaçıyor, ya peşinden gidecek başka yollara sapıyor. Tamam şimdi anlaşılsın sapla saman. Tekrarlanmasın, unutulmasın.

Dörtyüzonyedi gün sonra dilinde bir çok galiba ve neyse olacak. Olsun da dilerim aslında. Yaşamak böyle bir şey.  Tek umudum dengine uygun kafiyeler bulman. Olurda bulamazsan, evvela neyse de ve cümleni galibayla bitirme.



İnsanın Laciverdi İnsana

Şanslıysan o kâğıdı önüne koyacaksın. Azmettiysen, kalemi kâğıda katacak, Yaşıyorsan, cümleler kuracaksın. Duyuyorsan, ağızdan çıkan sözün u...