Alfabemi zorlayanlar,
Yokluk aleminde varlığını bulamayanlar,
Gayesi boyunu aşanlar; ben ben ben... Evet sen.
Aslanın miğdesindeki ekmeği paylaşanların derdinin aslanla değilde paylaşmak durumda kaldığıyla olması ne acı.
Mutsuzların mutsuzluklarını vardiyaya bağlaması keza,
İki çift lafı Leyla ile Mecnun edip kavuşturamayanların hali oysa.
Geçim derdi histerik krize bağlı,
Memnuniyetsiz, acaba ne olacaksın sorunsalı!
Şuh kahkahalar atar entrika, ağır çekimde kalmış yeşil elma
Göz devirmeyi marifet saymasalardı şayet
Anlayabilirdim içinizdeki kırgınlıkları ve kızgınlıkları
Dilerdim hemhal olmayı lakin artık ne haliniz varsa görünüz.
Profesyonelliğimin adım taşları,
Öğrenmek zorunda kaldığım sıfat sahibi olmuş isimsizler
Ne ilk ne son olacaksınız biliyorum
Bu, doğmamış çocuğun gözyaşları
Sizi daha anlamlı yapacak umuyorum.
Adabıyla oynamayanlara işte yeni oyun,
Merhaba ben yeni oyun kurucunuzum.
Dünyevi meşguliyetler de platonik umutlar, ütopik bir aşk da sıfatsız ölümler, anlamım diyen gayretkâr bir emek meselesi.
23 Temmuz 2018 Pazartesi
3 Mayıs 2018 Perşembe
Bakmayın Gözlerime Yorgunum
Bir zamansızlık yarattım kendime
Saçlarını okşayıp taradım,
Öptüm gözlerinden, koynumda uyuttum.
Geceler hep gece kalmadı.
Sabahı selamlayıp uğurladım onu,
Nur oluşunu izledim sokağın köşesini dönerken,
Mahalleleri caddeleri geçip tekrar gelecek biliyorum.
Kalabalıklar ardından yolunu bulup yine gelecek.
Gürültüler arasında seda olmayı,
Işıklara aldanmamayı,
Diğeri aldatmamayı öğrettim ona.
Bir heves kondurdum yüreğine,
Düşünce kalksın,
Bitince başlasın,
Geceyi görsün,
Sabahı bilsin diye.
Ad koymadım, kulağına fısıldadığım rüyaydı.
Umut bağlamadım, umudu yaşattım.
Aklımla çokça oynadım.
Ardı sıra duvarlar yıktım.
Mum alevi ışığı yarına, gayret karanlığımda
Bir zamansızlık yarattım kendime
Tekrar dolmak, doğmak, doğurmak için.
Saçlarını okşayıp taradım,
Öptüm gözlerinden, koynumda uyuttum.
Geceler hep gece kalmadı.
Sabahı selamlayıp uğurladım onu,
Nur oluşunu izledim sokağın köşesini dönerken,
Mahalleleri caddeleri geçip tekrar gelecek biliyorum.
Kalabalıklar ardından yolunu bulup yine gelecek.
Gürültüler arasında seda olmayı,
Işıklara aldanmamayı,
Diğeri aldatmamayı öğrettim ona.
Bir heves kondurdum yüreğine,
Düşünce kalksın,
Bitince başlasın,
Geceyi görsün,
Sabahı bilsin diye.
Ad koymadım, kulağına fısıldadığım rüyaydı.
Umut bağlamadım, umudu yaşattım.
Aklımla çokça oynadım.
Ardı sıra duvarlar yıktım.
Mum alevi ışığı yarına, gayret karanlığımda
Bir zamansızlık yarattım kendime
Tekrar dolmak, doğmak, doğurmak için.
8 Nisan 2018 Pazar
Arpa Suyuna Şehriye Çorbası
Hangi gecenin vurumu bulursa kendini
Kimin peşin sıra koşma, kendinden kaçış
Hemfikir olmak yetmez dünya savaşlarını durdurmaya
-ki dünya savaşları, ölenlerden ziyade yaşayanların
parmak hesabında
Geceler, şarkılar eşliğinde medet umulan eğlence olunca
Promil anne sütü gibi helalse hele birde
Kim kozasından çıkıp kelebek olmak ister.
Ölmekse şayet, her geçen saniyede peşimizden gelen
-ve bizden önce varan sonraki saniyeye
Varsın bıraksın kovalamayı, on dakika daha erteledik alarmı
Muhattabını bulamayan masa başı sakinleri
-ve havaya sıkılan klişeler
Aramak muhakkak bulamamaktı,
Bulmaksa şayet arayanlara nasip olandı.
Bir şiirle tomurcuk açar karanfil
Saçlarıma dolanan bu duman ne, yoksa o sigara çoktan yakıldı mı
Şimdi de oysa
-yutulur hür nefes, uyutulur koynunda yer açtığın sevgili
Denilenlerin hepsi doğru, dendiği anda eksik
Son nefese kalmadan tamamlamak, insan gayretinden ziyade kaderdi.
Kader ki dili sıkı olan, bilsede söylemeyen
Bir kere boyun eğildiyse başa gelecekler sorulmazdı.
Yangında alevler yakıyorum mu der hiç
Çığlıkları bastırmak için o kadar yüksektir siren sesleri
-ve bir o kadar rahatsız etmek için daha yanmıyorum diyenleri
En nihayeti şiir olur, çelme taktığın düşüşüne gülersin
Asıl Shakespeare yarayla alay eder.
Bizim coğrafyada çare, yarayla alay ettirmez.
Ötenazinin yasal olmadığı ülkelerde,
Sabah işe gidilir.
Kimin peşin sıra koşma, kendinden kaçış
Hemfikir olmak yetmez dünya savaşlarını durdurmaya
-ki dünya savaşları, ölenlerden ziyade yaşayanların
parmak hesabında
Geceler, şarkılar eşliğinde medet umulan eğlence olunca
Promil anne sütü gibi helalse hele birde
Kim kozasından çıkıp kelebek olmak ister.
Ölmekse şayet, her geçen saniyede peşimizden gelen
-ve bizden önce varan sonraki saniyeye
Varsın bıraksın kovalamayı, on dakika daha erteledik alarmı
Muhattabını bulamayan masa başı sakinleri
-ve havaya sıkılan klişeler
Aramak muhakkak bulamamaktı,
Bulmaksa şayet arayanlara nasip olandı.
Bir şiirle tomurcuk açar karanfil
Saçlarıma dolanan bu duman ne, yoksa o sigara çoktan yakıldı mı
Şimdi de oysa
-yutulur hür nefes, uyutulur koynunda yer açtığın sevgili
Denilenlerin hepsi doğru, dendiği anda eksik
Son nefese kalmadan tamamlamak, insan gayretinden ziyade kaderdi.
Kader ki dili sıkı olan, bilsede söylemeyen
Bir kere boyun eğildiyse başa gelecekler sorulmazdı.
Yangında alevler yakıyorum mu der hiç
Çığlıkları bastırmak için o kadar yüksektir siren sesleri
-ve bir o kadar rahatsız etmek için daha yanmıyorum diyenleri
En nihayeti şiir olur, çelme taktığın düşüşüne gülersin
Asıl Shakespeare yarayla alay eder.
Bizim coğrafyada çare, yarayla alay ettirmez.
Ötenazinin yasal olmadığı ülkelerde,
Sabah işe gidilir.
14 Mart 2018 Çarşamba
Daldan Dala Atlıyorum Ana Bilim Dalım Bunu Gerektiriyor- Jurnal 1
Fakültenin kantinindeyim. Aslında dersim var ama alışılmış tembellikle derse girmedim. Akabinde telefonumun şarjı yok, olsaydı da sana yazmayacaktım. Bugün bilmem ne günü. Bilmem ne hallerde takılıyorum yine öylece. Hep böyle olur. Alıştım. Takılmamaya çalışıyorum. Nasıl olsa geçer temennileri içim dışım, kendimden taşmaya takatim yok. Farkında olmadan fark ettiğim onca şeyden biri. Yine kendimi çok abartıyorum. Hep böyle olur. Yeni yeni alışmaya çalıştığım umarsızlık lügatı. Başarabilirsem sadece günü değil yarını da kurtarabilirim ümidi. Belki de çok yorulmak gerekiyordur. İnsanın beşeriyetinin basiretini bağlayan budur. Ellerimle düğüm attım basiretime. Artık kimi suçlayabilirim ki tüm olanlar için. Bu ilk defa oluyor. Ama biliyorum hep böyle olur. Mesela, gel demek istiyorum ya da geliyorum desem de yeter gibi geliyor. Yetmeyeceğini bildiğim için susuyorum. En çok susuyorum, başka şeyleri konuşarak. Karmaşık yapılanmalara aklın gecekonduları. Sarı ışıklı mesut aile yeşilçamı yok bu duman altı akılda. Sarhoş hayırsız misali, aklımın rızkını yiyor kahrım. Dinsizin hakkından gelmek için imansızı oynuyorum. İnandığım cennet tasavvuru cehenneme öyle benziyor ki. Kor yangınlarda güneşleniyorum.
Bu sıralar böyle.
Hep aynı alfabeyle anlamlanmak yoruyor artık anlaşılamayışımı. Diliyorum harf devrimiyle, tek gecede cahil kalmak bu siyasi arenaya. Oysa her dilde ölümün hem varlığı aynı hem açtığı yer belli. Eli silahlı bilim insanları. Dünyayı hapishaneye çevirdiler, göğü de görmek rahatlatmıyor artık. Gökte uçan kuşlar barışa ötmüyor. En iyi ok zeytin dalından yapılıyor, en iyi göbek erik dalıyla atılıyor. Daldan dala atlıyorum, ana bilim dalım bunu gerektiriyor. Anam da artık beni anlamıyor. Bahsettim mi çağımda tüm analar ağlıyor. Çağımda yaşayanlar, yaşamlarının önüne sıfat koyamıyor. Bana bu alfabe artık yetmiyor. Saçmalamalarım bile rutine bağlandı. Geçmiş zamanla gelecek zaman ekleri arasına koskoca şimdiki zaman sıkışıyor.
Haliyle bu sıralar böyle canım sıkılıyor.
4 Mart 2018 Pazar
İnanan/ Arayan/ İnanılmaz Ol' an
Gecenin sahibi oradaydı. Geceydi de.
Sokak arası ölümü, o da canlıydı.
Yani başı camii, kedilerin selası okunmaz vicdan mertebesinde.
Köpekler doğal seleksiyondan masum.
Ya gördüklerim, şahit kılındığım.
Tanrı' nın varlığını sorgulamak böylesi kolay olmamıştı hiç.
Fırlatırken eline geçeni Tanrı nasıl olunurmuş hissiyatı,
ölüm karşısında ki çaresizlikle insan olduğunun farkındalığı.
Issızlığın ortasında,
kaç kere ölür bir kedi,
dört yanı çevrili, dokuz canını da almak için,
gelmişler gibi.
İki canı kaldı geriye o hengamede.
Biri ıslak geceye, biri ayaz gündüze,
dayanmak ne kadar mümkünse.
Mümkünler de fani heyecanında.
Bir çocuk olsam ve bu olayla travmalansam,
Tanrım sana inanmak ne zor olurdu.
Şimdi aklımın başındalığıyla, ellerime bıraktığın bu yeryüzü hengamesinde seni öyle iyi anlıyorum ki.
Can feryadına kulakları tıkanmışların tanrılık taslaması.
En çok da ölümün acısının canileşmesi, beşeriliğin hududu.
İnsan olmaya hiç bu kadar şükretmedim, şükredemezdim de.
Ben tanrı olsam, Tanrı olmak istemezdim.
Sokak arası ölümü, o da canlıydı.
Yani başı camii, kedilerin selası okunmaz vicdan mertebesinde.
Köpekler doğal seleksiyondan masum.
Ya gördüklerim, şahit kılındığım.
Tanrı' nın varlığını sorgulamak böylesi kolay olmamıştı hiç.
Fırlatırken eline geçeni Tanrı nasıl olunurmuş hissiyatı,
ölüm karşısında ki çaresizlikle insan olduğunun farkındalığı.
Issızlığın ortasında,
kaç kere ölür bir kedi,
dört yanı çevrili, dokuz canını da almak için,
gelmişler gibi.
İki canı kaldı geriye o hengamede.
Biri ıslak geceye, biri ayaz gündüze,
dayanmak ne kadar mümkünse.
Mümkünler de fani heyecanında.
Bir çocuk olsam ve bu olayla travmalansam,
Tanrım sana inanmak ne zor olurdu.
Şimdi aklımın başındalığıyla, ellerime bıraktığın bu yeryüzü hengamesinde seni öyle iyi anlıyorum ki.
Can feryadına kulakları tıkanmışların tanrılık taslaması.
En çok da ölümün acısının canileşmesi, beşeriliğin hududu.
İnsan olmaya hiç bu kadar şükretmedim, şükredemezdim de.
Ben tanrı olsam, Tanrı olmak istemezdim.
21 Şubat 2018 Çarşamba
Boş Zamanlarda Karalanır
Tepkilerimize akılcıl açıklamalar bulmalı. Duygusal tepkilerin yanlışlanabilirliği içinde cahilliği de barındırıyor. Sonrası sonraya teslim oluş. Hep aynı yerden yaralanmak da kişinin kendi problemi. Kandırıldım ne büyük yalan oysa. Kanamaktan geliyor belli ki. Kanım dursun diye kandığım kendi yalanlarım. Öyle bilmiş ki düştüğüm yerlerin izleri, beni benden başka kim kandırabilir?
Avuntularım senden gelirse yüreğimi de okşar ancak. Göz göze geldiğimiz an başladım şiirine. Yeni bir sayfa açmak en büyük mesele. Karalayıp yazıyorum, ondan anlaşılmıyor dediklerim. Buna avunuyorum.
Ölümleri hatırlıyorum ışıklı avm koridorlarında. Köşe başını tuttuğum bu kapital çeşme. Testimde ki suyu paylaşıyorum. Bu işin jargonu böyle. Kim olduklarını bilmediğim onca insan. Hoş geldiniz demeye dilim öyle alıştı ki hoş gelmiyor hiçbir mesele. Dilimde dolanan hoş gelmeleri hoş görüyle karşılayamıyorum.Böyle oluyor demek. Balıkların neden su içmediğini anlayabiliyorum.
Yer ve zaman arasında kalıyorum. Yeri miydi bunca zamanın başı boş bırakılmasının. Yaşarken diyorum. Bastığım kara parçası vatanım. Vatanımda olanları anlamlandıramıyorum. Yer ve zaman arasında kaldım öylece ülkemle. Doğuda ölüyorum batıda avm köşelerinde. Ölüyorum hangi zamanın başlangıcı, sanıyorum ki bitecek insanların kavgası -kendileriyle-
Kimlik inşası diyorum. Toki buna el atmalı!
Avuntularım senden gelirse yüreğimi de okşar ancak. Göz göze geldiğimiz an başladım şiirine. Yeni bir sayfa açmak en büyük mesele. Karalayıp yazıyorum, ondan anlaşılmıyor dediklerim. Buna avunuyorum.
Ölümleri hatırlıyorum ışıklı avm koridorlarında. Köşe başını tuttuğum bu kapital çeşme. Testimde ki suyu paylaşıyorum. Bu işin jargonu böyle. Kim olduklarını bilmediğim onca insan. Hoş geldiniz demeye dilim öyle alıştı ki hoş gelmiyor hiçbir mesele. Dilimde dolanan hoş gelmeleri hoş görüyle karşılayamıyorum.Böyle oluyor demek. Balıkların neden su içmediğini anlayabiliyorum.
Yer ve zaman arasında kalıyorum. Yeri miydi bunca zamanın başı boş bırakılmasının. Yaşarken diyorum. Bastığım kara parçası vatanım. Vatanımda olanları anlamlandıramıyorum. Yer ve zaman arasında kaldım öylece ülkemle. Doğuda ölüyorum batıda avm köşelerinde. Ölüyorum hangi zamanın başlangıcı, sanıyorum ki bitecek insanların kavgası -kendileriyle-
Kimlik inşası diyorum. Toki buna el atmalı!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İnsanın Laciverdi İnsana
Şanslıysan o kâğıdı önüne koyacaksın. Azmettiysen, kalemi kâğıda katacak, Yaşıyorsan, cümleler kuracaksın. Duyuyorsan, ağızdan çıkan sözün u...
-
Şanslıysan o kâğıdı önüne koyacaksın. Azmettiysen, kalemi kâğıda katacak, Yaşıyorsan, cümleler kuracaksın. Duyuyorsan, ağızdan çıkan sözün u...
-
En ikna edici cümlelerimi arıyorum. İkna çarmıhına gerilmediğim sözcüklerle size laf anlatamam. Şimdi akıllıca düşünüyorum da, delice düşünm...
-
Hiç, ihtiyaca hizmetin kulanımının aslında kullanılmaması gereği öğretildi mi sana? Hani içme suyuyla çimme suyunun arıtılmış kaidesinde, Ya...